—Semada âleme ziya veren güneş bir olduğu gibi, Muhammediyyü’l-Meşreb ve sahib-i irşad olan varis-i hakiki de birdir. Vücud-ı Nebi (s.a.v.), dinin merkezi olan arzda ise de, Ruhaniyet-i Rasulullah, diğer âlemlerde tebliğ-i ahkâm eylediği gibi, varis-i hakiki olan zatın vazifesi de –ona teb’an öyledir. V e bütün kâmiller, kandilini O’ndan yakarlar.
—Salât-ı münciye’nin sırrı “Ve ala alihi” , Salât-ı nariye’nin sırrı “ Ve hüsnü’l-havatim”dedir. İkişer okumalı. Gafil kişiler bu sırdan mahrum olup, “Al” kelimesini okumazlar.
—Kevser sure-i celilini yatarken üç defa okuyup, sevabını Rasulullah’a hediye etmek suretiyle “Ya Rabbi, bu surede bulunan melaike ve ruhaniler beni şu saat ve şu dakikada kaldırmazlarsa, uhdemdeki vebalim onlardan sorulsun” der de böyle bir tedbir alırsa, o saat ve o dakikada mutlaka kaldırılır. Kalkmazsa ayağından çekerler. Bu tecrübesi güç olan güç olan şey değil.
—Vasıta içerisinde Kur’an ve evrad-ı şerif okunmaz. Zira cünüp ve hayızlı kişiler bulanabileceğinden ruhaniler razı olmayıp, felakete sebep olur.
—Hatm-i Hacegan, Abdülhalık Gucdevani Hazretleri zamanında, Hızır Aleyhisselam’ın taleb ve niyazı üzerine, Cenab-ı Hakk’ın ricaline ihsanıdır. Bunun için hatm-i hacegan yapılan mahallerde Hızır (a. s.) hazır olur.
—Dini dünyaya alet eden hocalar, halkı kendilerinden soğuttu. Bir şey alır da para vermez diye, esnaf bunlara yüz vermez ve kaçar hale geldi. Siz öyle olmayın. Maddeyi maneviyata karıştırmayın.
-“İnnallahe leyueyyidu hazaddiyne birraculil facir…” den murad, atom gücü ağır olan memleket olabilir. Küre-i arzda, İslam kanına girmeyen devlet olmak hasebiyle yardımı umulur.
Atomun tesir müddeti elli sene olup, decacilenin müddeti fesadı da elli senedir.
—Millet-i Yahud, hükümet kuramayacak diye kayıt yok. Mutlak hezimet ve topyekün mahvolmaları hakkında hüküm var.
—Büyükler, “Ya Rabbi, bizi tahammül edemeyeceğimiz imtihana tabi tutma. “ diye dua ederler de “Bizi imtihana sokma” demezler. Zira imtihanda terfi derece var. Siz, “Ya Rabbi, ben imtihan ehli değilim, beni imtihan etme. Habibin iltiması ile bizi bu âlemden imtihansız olarak göçür.” diye dua edersiniz. “Allah imtihan ediyor.” gibi sözler asla konuşmamalı. Zira kim imtihan verebilir?
—Bu yolda üstazların himmeti ile nice belalar bağışlanır. Hatimler ve diğer erkân, ihlâsla eda edildiği müddetçe, bu yolda saliklere zarar gelmez.
—Meyveyi ağacın kolundan, feyzi kulunun kalbinden bahşeden Cenab-ı Hakk her şeyi esbaba raptedip, Zat-ı kerimini gizlemiştir.
—Fahr-i Âlem (s.a.v.) ashab-ı güzine sohbet sırasında suallere cevap verirken, Ebu Zerr (r.a.) irtihal-i nebiden sonra, zuhuru beklenen fitnelerden sual etti. Cevaben: “Dehma fitnesi, vehma fitnesi, summün, bükmün, umyün fitneleri, zuhur ile ehl-i islama saldırırlar. Birinci kılınçla, ikinci ehl-i Kur’an’la, üçüncü ise zikir ve rabıta ehli olanlarla def edilecektir. “
Dehma’dan murad, Hz. Ali ve Hz. Muaviye (r.a.) aralarında vaki fitne haçlı seferleriyle İslam alemini yok etmek üzere yapılan taarruzlar. Bunlar İslam kılınçları ile def edilmiştir.
Vehma fitnesi, Fatih’in İstanbul’u fethidir. Batı Trakya’dan Çatalca yakınlarında bir pir-i fani, Fatih’e hitaben: “Ey Mehmed, nereye?” sualine: “İstanbul’u fethe gidiyorum.” cevabını verince, Pir: “O vehma fitnesidir. Onu fethedecek asker ehl-i Kur’an olmak gerek.” Fatih: “Hepsi Kur’an bilirler.” Pir: “Öyleyse imtihan gerek.” der.
Fatih bağlar arasında ordugâh kurup bir hafta bekler. Hafta sonu, orduya hareket emri verilir. Sefer sırasında orduya: Padişah hasta, yanında üzüm olan varsa getirsin, deva olur, şifa bulur, diye ilan edildiğinde, hiç birinde üzüm bulunmadığı anlaşılır. Ve Pir: “Ya Mehmed sana fetih müyesserdir” diye tebşir eylemiştir. Bu fitne de ehl-i iman ile def edildi.
Summün, bükmün, umyün fitneleri, bir kısmı geçmiş, bir kısmı gelmekte, bir kısmı da gelir. Bu fitnelerse, zikir ve rabıtanın nurlarıyla def edilecektir.
—Her hafta, “Divan-ı Salihin” tensib edilen bir gecede kurulur. Rasulüllah (s.a.v.) teşrif ederse reis O’dur. Teşrif etmezlerse Varis-i Rasul riyaset eder. Ve ahval-i âleme ait kararlar alınır. Hükümler verilir. Cari hadisatın ekserisi bu hükümlere bağlıdır.
—Akıl ve imanı kemal bulmayan insanlar; öfke, hased ve kibre esir olurlar.
—Rabıtayla dua: Ya Rabbi, kalb gözümü açıp ta beni perişan etme. Beni rıza-i ilahiyane giden feyz ve nur yolunda daim et.
—Salikler, sahibi nezdinde müsavi itibara sahiptir. Sadece merbutiyet, muhabbet ve gayret ehli olanlar, cevher yüklü develerin, yüksüz develerle farkı gibi itibar olunur.
—Küfrü icab eden veya etmeyen şeyleri bilmek, ezelde vermiş olduğumuz ahde vefa ve kemal-i imandandır.
—Rabıtasız kimseye ilim ta’lim etmek, düşmana silah vermekten farksızdır. Zira ehl-i nefistirler. Heva-yı nefsaniyesine, dünya menfaatine alet ederler.
—Rasulullah’ı nasıl Mevla hazırladı ise, varislerini de O hazırladı.
—Hatm-i hacegan, iki veya üç yapıldı mı her şeyi fethedir. Fenalık yıkılır.
—Yetmiş şeytan kuvvetinde olan nefsin, biricik ıslah çaresi rabıtadır. Ekâbirin ittifakı da bu.
—Bir sufiye kusurunu söylerseniz kızar. Hâlbuki ebedi düşmanı olan nefsi aleyhine yardım ediyorsun. Seni en büyük dost tanımalıydı. Düşmanın aleyhinde sana yardım eden kimse en büyük dostundur.
—Münkir olanlar nefsini, mü’min olanlar Mevla’yı sever.
—Teheccüd kılıyor amma çok geç bırakıyor. Müceddid yolunda gece yarısından sonra uyumak lazım değil.
—Divan-ı Salihin’de Rasulullah bulursa, Arabça konuşulur. Bulunmazsa Süryanice.
—Haccacın zulmü yok, evliyadır.
—Kıyametin dehşetinden mahlûkat, o gün zikre başlayacaklar. Melekler de “Zikrin yeri geçti, o dünyada gerekti.” Diyecekler.
—Ashabı Rasul (s.a.v.) 124 bin erkek, 100 bin kadın, tamamı 224 bindir.
—İsa Aleyhisselam inince: Evvela putları kıracak ve deccali yok edecek. Küffarı istila ettikten sonra, haraç yani cizyeyi kaldıracak. Ya iman ya ölüm diyecek. İşte o zaman: “Li yuzhirahu aladdiyni küllihi” sırrı meydana çıkacak.
—Sahabi: Rasululah (s.a.v.) ‘in daire-i imkân ve daire-i emkine-i külliye’nin tamamını kendi letaifinden nazar ederek seyr-i sülukünü bir anda itmam ettiği kişi demektir.
—Cephe bozuluncaya kadar harb, insanlar üzerinde farz-ı kifaye’dir. Cephe bozuduğu zaman, yediden yetmişe kadar, kadın erkek herkese farz-ı ayın olur. O zaman, kadın kocasından, köle efendisinden izin almadan cepheye koşar.
—Menkul ve gayrimenkul malların sigortası caizdir. Lakin hayat sigortası, Cenab-ı Hakka karşı yakışıksızdır.
—Rabıtada geçen zaman ömre sayılmaz. Ömür dünya ile ölçülüdür. Rabıta ise uhrevidir.
—Evvela imanın şartına bağlanmak, saniyen cesur olmak lazım. Korkaklar, Rasulullah’a tam bağlı olamazlar. Varislerine, üstazlara da bağları gevşek olur. Müslüman cesur olmalı.
—Harb olur. Darb olur, Müslim olur, kâfir olur, gelir gider, devran döner: bazısının imtihan sırası gelir, bazısı sabi iken gider.
—Mehdi bizim usulümüz üzere gelecek, şimdi o devirdeyiz.
—Rasulullah’ın şeriatına, sünnetlerine din ve kitabına varis olan zat-ı alişan, lihikmetin, diğer umurla beraber emsalsiz belalarına da varistir.
—Sadıkların adede ESHAB-I BEDİR’in adedi kadardır. Anadolu’ya ilk giren Osmanlıların adedi de bu kadar idi…
—313 İsmi Azam’dır. Bir sual üzerine “Sadıkların adedi o kadardır…” buyurdular.
(Hatıratım, Ali Erol)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Allah razı olsun bir rüya gördüm yorumuna bakayım derken rabbim burayı çıkardı karşıma .rüyanın yorumu burda imiş.
Kardeşlerim rabıta ile ilgili kısmı okuyun.bundan sonraki savaşın kazananı Allah dostuna rabıta ile olacak dikkat edin .kendinizi ve sevdiklerinizi rabıta ile muhafaza altına almanız için vatanımızı milletimizi muhafaza altına almamiz için bilgi veriyor hazret.soz tutalım inşallah.
Yorum Gönder