16 Mayıs 2008 Cuma

DİVÂN-I SALİHÎN: Salihlerin Divan-ı...

DİVÂN-I SALİHÎN: Salihlerin Divan-ı...
Abdülaziz Debbağ Hazretleri’nin “Kitâb-ül-İbriz” isimli eserinin dördüncü kısmının başlığı bu; Divân-ı Salihîn...
Mevzuya giriş şöyle: «Divan, Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bi’setten önce gidip ibaret ettiği, günlerce kaldığı Hıra Dağı’nda kurulur. Gavs, mağaranın dışında oturur. Mekke sol omzunun arkasında kalır. Dört kutuplar sağındadır. Bunlar da İmam-ı Malik’in mezhebindendirler. Üç kutup da sol tarafındadırlar. Bu üç kutubun her biri diğer üç mezheptendirler. Vekilin önünde oturur. Bu vekile Divan Kadısı derler...»
Bu minvâlde devam eden konu on sahife sonra şu satırlara dönüşüyor: «Meczublar Divan’a giremezler ve ellerinde de tasarruf yoktur. Meczublara tasarruf etmek salâhiyeti verilirse insanlar helâk olurlar.
─ Peki ne zaman bunlara tasarruf etmek salâhiyeti verilir, ne zaman tasarrufta bulunurlar?
─ Allah lânet etsin! O Deccal yok mu; onun çıktığı vakitte iş meczubların eline geçer. O zaman bunlara tasarruf salâhiyeti verilir. Divan’ın ekseriyeti meczub velilerden olur. Meczublarda temyiz (ayırma) kudreti yoktur. Onun için, yaptıkları işler eksik olur. Deccal de bu yüzden çıkar...»
Evet... İnsanlık garip bir psikoloji içinde... Delilik desek değil, ama akıllılara ait emareler de yok... Bunun tevili gerek...
Bu tevil tabiî olarak Salihler Divanı’na aittir; ve biz avamın gözü kulağı bu tevili görmeye ve anlamaya dair olmalıdır.
Bu anlayış, ayakları yerden kesen mücerred hayâller dünyasına intikali gerektirmez... Gerektirmemeli... Hesapların âhir zaman hakikatine nisbetle en iyi şekilde formüle edilmesini gerektiren bu anlayış, topyekun insanlığın içinde bulunduğu felâketten kurtarılmasına dairdir...
Divan Kadısı’nı gözleyici zaman dilimi içinde, deccalizmin ciğerine hücûm edici hamleyi gerçekleştirecek “MÜJDECİ”nin beklenmesi elzemdir.
Mademki âhir zaman hakîkati inkâr-ı gayr-i kâbil olmuştur, öyleyse mütevatir hadislerin ifade ettiği hakikatlerin zuhuru yaklaşmıştır...
Ahir zaman hakikati, nasıl ki meczub velilerin Divan-ı Salihin’i kurmasını gerektirmişse ve bu gereklilik her şeyin alt-üst olmasına sebep olmuşsa; aynı şekilde, ahir zamanın gereği olarak dertlilerin de meczubane şekilde çalışmaları ve bu çaba ve çalışma içinde nihai zafere kilitlenmeleri gerekmektedir...
“Vur kazmayı dağa Ferhad
Çoğu gitti azı kaldı.”

Saadeddin Ustaosmanoğlu

Hiç yorum yok: